Kobe'nin Yeni Ayakkabıları

Posted: Tuesday, March 24, 2009
Kara Mamba'nın Chicagolu ilköğretim öğrencileri tarafından tasarlanan yeni ayakkabıları aşağıda. Ben giymem, ama Kobe giyince oluyor işte :)

Kobe'nin katıldığı son radyo programı: Dinle

Orlando Magic v New York Knicks

Posted:
Skor: 106-102, Orlando lehine.

Maç, Madison Square Garden'da oynandığı için Orlando'dan bir oyuncunun 40 sayı üzerine çıkacağını düşünmüştüm:) Bu ya Howard ya da Hedo olabilirdi. Olmadı. Ama Howard 'güzel' bi double-double yaptı: 29 sayı 14 ribaunt. Hedo da kıl payı kaçırdı double-double'ı: 16 sayı 8 ribaunt.

New York'un Orlando karşısında yapacağı çok bi' şey yoktu. Rotasyonu olmayan bi' takım, önümüzde 10-11 maç olmasına rağmen play off gibi bi dertleri yok. Karşılarında Orlando gibi sezonun en iyi takımlarından biri duruyor, dağ gibi de Howard arkalarını koruyor:) Tamam, abarttım ama anlattıklarımın büyük bir bölümü doğru.



Howard'a ne zaman kilo yüklemesi yapaacklar, merak ediyorum. Shaq basketbolu bıraktığı zaman mı?

New York'un her seneki performansı bu, ne daha ileri ne de daha geri. 2010bekleniyor. Söylentiler büyük. LeBron'dan tutun, Chris Bosh'ta bırakın. O derece yani. Ama bu küresel krizden sonra bu söylentilerin altını doldurabileceklerini hiç sanmıyorum. Yıldız oyuncular bulundukları takımlarda kalırlar. Kulüpleri onlara yardımcı oyuncu transferi yapabilirler. Ama sanmıyorum ki herhangi bir takım yıldız oyuncu transfer edebilecek bütçye sahip olsun.

NBA'de Play Off'a Doğru

Posted: Monday, March 23, 2009
2-3 hafta sonra normal sezon maçları bitiyor ve play off'lar başlıyor.

Doğuda play off'lara kalma mücadelesi veren Chicago, Charlotte, Milwaukee, New Jersey takımları arasında büyk bi rekabet var. Detroit'in de ne olacağı belli değil. Sezon başındaki kazandıkları maçların kredilerini kullanıyorlar.

Batıda bu kadar yoğun bi rekabet yok ama batının ilk tur maçları çok heyecanlı olacak gibi. Utah-Houston eşleşmesi görebiliriz. Keza, Denver-New Orleans eşlemesi de bi o kadar mümkün.

Şimdilik bu kadar. Play off tarihi yaklaştıkça daha da detaylı bakarız durumlara.

Detroit Pistons v Miami Heats

Posted:
Dün akşam erken saatlerde Detroit-Miami maçı vardı. NBA oyuncuları buna pek bayılmıyor ama ben Pazar gündüz maçlarına bayılıyorum. Hatta, ailecek izliyoruz, hastasıyız. Mesela ufak kardeşim Dwyane Wade'e, Vuen Ved diyor:)



İlk üç periyot boyunca Detriot üstünlüğü vardı, fakat dördüncü periyotta süper star bulunan her takımda olduğu gibi bir şahlanma baş gösterdi. Wade sazı eline aldı. Maç boyunca anlık hatalar yapan O'neal maçın sonunu iyi oynadı ve çok öenmli işler yaptı. Son hücum basketini atan Haslem'e ne demeli? Üzerine düşenden fazlasını yaptı!

Detriot cephesine Iverson ve Hamilton yoktu. Skor güçleri çok çok zayıftı. Bu görevi Dyess ve Stuckey üstlendi.

Detroit ne yapacak a dostlar?! Bırakın geçen seneyi, sezon başındaki performanslarından eser yok. Tamam, Billups çok iyi oyuncuydu ama bu kadar dağılma olmaz ki. Giden sevgilinin arkasından bu kadar da ağlanmaz ki. Durum play off'larda daha farklı olmaz. Başka bahara artık.

2010 Dünya Basketbol Şampiyonası

Posted: Friday, March 20, 2009
Tribünlerde, sokak sahalarında üçlük atıldığı zaman "Gooool!!" diye sevinen bir milletiz, vesselam. Ve 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'na doğru hızla ilerliyoruz. (Sırf bu şampiyona yüzünden askere erken gideceğim:)

Şampiyonaya doğru hızla ilerliyoruz ama bunun için neler yapılıyor, ben hiçbir şey göremiyıorum. Eyvallah, tesisleşme organizasyonu için FIBA'dan geçer notu zar zor aldık da, sonra ne oldu. Bu iş sadece tesisleşme işi değil ki. Bu şampiyona bittikten sonra o salonlar yine boş kalacak, yine ayakkabı gıcırtıları salonda yankı yapacak. Böyle bir tesisleşmenin bana ne faydası var ki profesyonel basketbola faydası olsun.

Neymiş efendim, biz bu ülkede basketbolu sevdirecekmişiz, bu şampiyona bizim için büyük bir şansmış. Maşallah, tek gücü kalmış mahalle lokali olan federasyonumuz klişe söylemleri almış önüne, düğün dernek havasında şampiyonayı bekliyorlar. Aslında onlara sorsanız, nerde bu devlet, nerde bu millet diyorlar. Destek yok, heves yok. Sen oluştur o desteği! Ben bile bu iş için fahri konsolosluk yapmaya hazırım. Ahanda, bu blog bir nevi fahri konsolostur zaten.

Bu yaz büyük bi "Streetball" turnuvası düzenleseler. Burda 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nın tanıtımını yapsalar. Turnuvanın düzenlendiği her bir şehirde, bir milli basketbolcumuzu tanıtsalar. Hatta final maçını o yönetse. 12 dev adamımızı ve teknik ekibi tek tek bizlerle tanıştırsanız. Bunun için gönüllü çalışacak gençler bulursunuz. Kimse sizden NBA'deki gibi yardım organizasyonları yapmanızı beklemiyor.

Ayrıca, bu işin ticari bi yönü var. Madem vizyonunuz bu işi sevdirmeye yetmiyor, ticari açıdan bakın. Basketbol endüstrisi oluşturabilirsiniz. Burdan büyük paralar kazanabilirsiniz. NBA organizasyonu 20 yılda, 200 milyon dolardan 4.5 milyar dolara çıktı. Kimse öyle bir şey beklemiyor tabii ki, en azından buradan para kazanılabileceğini görmek lazım. Hem istihdam sağlanır, hem insanların uğraşacağı yeni bir dal olur.

Bu konuda çok doluyum basketbolseverler. Ama İsmet Badem doluluğu değil bendeki:)

LA Classics ve Bynum

Posted:
Dün akşam oynanan Warriors-Lakers maçı her iki takımın da bu yılına ayna tutan bi maç oldu.

Lakers ilk yarıda rakibiyle biraz oynadı, daha sonra iyi bir savunma ve hareketli hücumlarla rakibini üçüncü periyotta yordu. Dördüncü periyotta avının tadını çıkardı. Son dakikalarda rakibine birkaç geri dönme şansı verse de bu takımda Kobe varken, o şans sadece göstermelik olur. Ve maç 114-106 Lakers lehine biter.



Son 2 aydır yükselen bi Ariza grafiği görüyoruz. Acaba Bynum'ın yokluğunda takıma güç katacak, skora katkıda bulunacak bir oyuncu mu geliyor? Normal sezonda Bynumsız da ilerleyen, hatta 30 takım arasında ligin zirvesinde kalmayı başaran Lakers, play off'larda ne yapacak? Doğu finalinden Cleveland'ın çıkmasını bekleyecek ya da takıma güç katacak yeni oyuncular yaratmak zorunda. Çünkü play off'lar Gladyatörlerin topluca arenaya çıktığı bir meydan. Tek bir Maksimus düşmana son darbeyi indiremez.

Önümüzdeki ay Bynum'ın geri dönmesi bekleniyor. Kuşkusuz takımın Bynum'a ihtiyacı var. Ama iki senedir sakatlıktan kurtulamayan Bynum'ın takıma katkısı nasıl olacak? Asıl merak edilen nokta bu. Bynum'ın sakatlıklardan iyi döndüğünü biliyoruz. Kimsenin korkusu olmasın bence. En azından kadroya dahil olması LA Lakers'ın tam bir takım havasına bürünmesini sağlayacak. Ayrıca takıma geri dönmesi neyi kötüleştirebilir ki?! Bynum genç ve iyi niyetli bir oyuncu. Herhangi bir egosu yok. Her an kendisini geliştirmeye çalışıyor. Eğer sakatlığın kalıcı bir izi olmazsa, çok iyi bir oyuncu olacağı kesin.

Gördüğünüz gibi maçtan ziyade Bynum'dan konuştuk:)

Miami 108 - Boston 112

Posted: Thursday, March 19, 2009
Dün akşam süper bi maç vardı.

Aslında, takım kadrolarına baktığımda bu maç izlenmez dedim. Sonuçta Miami'de Wade, Boston'da Garnett ve Allen yoktu ama dayanamayıp açtım justin.tv'yi. İyi ki de açmışım. 53 dakikalık bi maç izlemiş oldum.



Miami, Wade'in yokluğunda neler yapabilir sorusuna güzel bi cevap oldu. Hayır, kesinlikle "Wade'siz Miami bir hiç" demiyorum. Aksine, takım arkadaşları Wade'in yokluğunu hissettirmedi. Ve takım, playy off'lar öncesinde güvenini tazeledi. Play off'larda bireysel performansın başarı getirmediğini biliyoruz. Getirseydi geçen sene konferans finalinde Cleveland süpürülmezdi. İşte bu noktada bu maçın Miami'ye olumlu katkıları oldu.

Miami'den biraz daha bahsetmek istiyorum. J. O'neal hafta sonu Utah karşısındaki oyununu devam ettirdi. Kendisini pek sevmem ama dün akşam da 17 sayı attı. Beasley ise yanmaya başladı; 31 dakikada 21 sayı attı. Miami adına bence kötü olan tek şey, bu hafta üç tane uzatmaya giden maç oynaması oldu.

Boston cephesine bakalım. Orda işler her zamanki gibi devam ediyor. Pierce gerektiği zaman sahneye çıkmasını biliyor; dün akşam da 36 sayı 11 ribaunt alarak bunu gösterdi. Bu adam Boston için her şeyini verebilir. Ama sadece Boston için:) Çünkü o, bu takıma aşık. Son periyotta ve uzatmalarda takımına can verdi.

Sonuç olarak güzel bi maç izledim. Bu seneki play offlar çok şahane olacak. Bi gün play off'ları yerinde izleyeceğim. İşalla 7 maçlık bi seri olur:)

NBA'de Dün Gece

Posted:
Miami maçını izlerken diğer amçları açıp da izleyemek istemedim. Hal kalmadı :)

Diğer sonuçları da paylaşayım:

King 88 - Bobcats 104

Trail Blazers 95 - Pacers 85 (Blazers'ın sağı solu belli olmuyor)

Nets 115 - Knicks 89 (Yıkılmadılar, ayaktalar)

Nuggets 111 - Memphis 109 (Billups'ın rutin görevleri)

Magic 106 - Bucks 80 (Bi sinek mi vızıldadı:)

Timberwolves 93 - Hornets 94 (Yendiler ama ezemediler)

Bulls 103 - Thunder 96

Pistons 101 - Rockets 106 (Iverson döndü di mi?)

76ers 116 - Suns 126 (Az daha atsaymışsınız)

Wizards 108 - Clippers 123

3 Uzatma ve Yine Miami

Posted: Saturday, March 14, 2009
Maç şimdi bitti. Ben bile yoruldum, Utahlı oyunucların mola aldıklarında benche yürüyemediğini gördüm:)

Miami bu maçla; bu sezon uzatmaya giden bütün maçlarını kazanmış oldu, Wade takım tarihinin en çok sayı atan oyuncusu oldu, O'Neal Miami formasıyla en iyi maçını çıkardı, tarihinde 2. kez üç uzatmalı maçını oynadı...

Utah bu maçla Miami'yi, Miami Airlines'ta yenememeye kaldığı yerden devam etti, Korver kariyerin etkili performanslarından birini sergiledi, Boozer sakatlıktan döndükten sonraki en iyi oyununu oynadı, Krilenko takıma en kilit yerlerde yardımcı olmaya sürdürdü.



Felaket bir maçtı. İlk periyotta Utah bu maçı alır derken, ikinci periyotta Miami maçı yavaş yavaş, göstere göstere geri getirmeye başladı. Üçüncü periyotta da ateşi sönmeyen Wade, işine devam etti, Utah savunmasını slalomlarıyla oydu. Utah ise Wade'in bu performansına Korver'ın estetik ve sağlam oyunuyla karşılık verdi. Korver 25 sayı attı. (Kobe'den sonra şut stilini en sevdiğim oyuncu.)

Utah ara ara farkı açsa da Miami'nin Utah'ı tekrar tekrar yakalayacağından emindim. Wade'in öyle bi özgüveni var ki, sormayın... O yüzden maç üç uzatmaya gitti zaten. Miami, avının yorulmasını bekleyen timsah gibiydi. Utah'ın son uzatmada hareket edecek hali yoktu ve yenin de gidelim diyordu. Zaten bunu bekleyen Wade son uzatmada öldürücü darbeyi indirdi. Wade toplam 50 sayı 10 ribaunt, 9 asist ile oynadı. Sen ne biçimsin Wade!?!?!

Cavs 119 - Suns 111

Posted: Friday, March 13, 2009


Dün gece çok güzel maçlar vardı.

Maç öncesi skor hakkında pek bi tahminde bulunamadım. Çünkü, Suns evinde ligin en iyi takımı Lakers'ı dize getirebilmişti. LeBron'un takımını neden getiremesin?!

Boşuna bi beklentiydi benimkisi:) Favori, favoridir.

Suns, Cleveland'ı boyalı alan sayılarıyla yıpratmaya başladı. Üstüne buldukları fast break sayıları da işin kreması oldu. Tipik Suns oyunu yani. Ancak Cleveland hiç boş durmadı, dış atışlarla Suns'ın soluğunu kesti; 3'lüklerde 51-12'lik üstünlük. Pes Mo!! Pes LeBron!! Pavlovic'i de unutmamak lazım. 28 dakikada 16 sayı buldu.

Cleveland yine çok iyi olmayan takımlara karşı estiriyor. Umarım play off'larda Celtics'e karşı da eserler.

Batı'nın En İyileri

Posted:

Maç 102-95, Lakers.

Dün gece batının en iyi 2 takımı karşı karşıya geldi: Lakers v Spurs.

Bi tarafta yaşlanmış ama kazanma alışkanlığını kaybetmemiş Spurs, bi tarafta ligi süpüren Lakers. Bence bu maçı bireysel rekabete indirmek yanlış olurdu. Yani, Lakers-Miami maçında yapılan Kobe-Wade didişmesi yerine; bu maçta Lakers-Spurs rekabeti vardı.

Peki, gerçekten dişe diş bi rekabet izleyebildik mi? Bence hayır. Daha ilk periyotta Lakers maçı kopardı diyebiliriz: 35-17. Spurs, her ne kadar üçüncü periyotta farkı kapatıp Lakers'ı yakalasa da Kobe gibi bi oyuncu varken öne geçmeleri imkansızdı. Bunun dışında, Spurs'un avantajlı olabileceği pota altı mücadelesinden de 42-24 gibi skorla hezimete uğraması maçın sonunu getirdi.

Spurs galip gelebilmek için ekstra bi şey yapmadı. Zaten takım istatistiklerine baktığımızda Spurs, evinde ortalama 98, deplasmanda 96 sayı bulan bi takım. Dün akşam da üzerine düşeni yaptı ve 95 sayısını attı. Finley'in kendi ortalamalarının çok üstüne çıkması (25 sayı) sadece Manu'nun yokluğunu doldurdu.

Lakers İkinci Yarıda

Posted: Thursday, March 12, 2009
Dün gece iki süper maç vardı. Biri Lakers-Houston, diğeri Boston-Miami.

Boston-Miami maçı daha heyecanlı ve sürpriz gibi görünse de benim favori maçım Lakers-Houston'dı. Çünkü maç, daha salona çıkmadan önce başlamıştı. Hem Houston 12 maçtır evinde kaybetmiyordu, hem de Artest Kobe'ye karşı fena bilenmişti. (Her karşılaşmalarında olduğu gibi.) Bu beklentiler maçı, maçtan önce başlatmıştı bile.

Lakers, çıktığı deplasman turunun ilk maçını Portland karşısında kaybetmişti. Ve sahada çok ruhsuz bi Lakers ekibi vardı. Houston böyle bir ekibi fast break manyağına çevirir, bloklarıyla başını döndürürdü. Keza, Houston yakaladığı 14-0'lık seriyle ilk yarıyı 11 sayı önde kapadı.



Ve ikinci yarıda Black Mamba sahneye çıktı. Kobe toplam 37 sayı attı, 18'i son periyotta. Yani, uyuyan Kobe'yi uyandırdılar. Hiç de iyi etmediler. Bunda Artest'in büyük payı var. Hem Kobe'yi kızdırdı, hem de gereğinden fazla top kullandı.

Sorarım sana Artest:) (Ahmet Çakar Style)Bu karakter yapısıyla takıma liderlik edebilir misin ? Ayrıca, takımın sayı yükünü çekebilecek yeteneğe sahip misin? (Dün gece 8'de 0 üçlük.)Sen üstün bi savunmacısın, savunmanı yapsan. T-Mac bile kenardan daha iyi liderlik eder Houston'a. Neyse...

Lakers, son periyoda girilirken farkı kapattı. Ve sözü Kobe'ye bıraktı. Savunmasıyla Kobe'yi durduramayan Artest, psikolojik olarak yıpratmaya çalıştı; o da olmadı. Kobe ile karşılıklı teknik faul aldılar, bu Kobe'ye yaradı.

Maç 102-96 Lakers lehine bitti. Lakers'da Gasol 20, Powell 17 sayıyla oynadı. Houston'da en skorer oyuncu 20 sayıyla Wafer'dı. Yao ona 16 sayıyla yardımcı olmaya çalıştı. Artest ise 11 sayıdakaldı.

Lakers'a iyi geldi.

NBA Live 2009

Posted: Wednesday, March 11, 2009
Bu kadar NBA ile ilgilendikten sonra NBA Live 2009 oynamamak olmaz. Biraz geç de olsa aldım. Bayıldım. Bittim. NBA Live serisinin dönüm noktası olmuş bu oyun. Seyirciler tıpkısının aynısı. Utanmasalar NBA TV reklamlarında geçen göbeğini okşayan sarışın abiyi de koyacaklarmış:)



Oyunun en güzel yanı, olmayacak adamlarla ters smaçlar basamamak, fantastik fade-away'ler atamamak. Yani gidip de Deron Williams ile Shaq'ın üzerinden smaç basamıyorsun. Dynamic DNA özelliği diye bir şey daha var. Bununla, oyunucu bilgileri ve performansları internet üzerinden her gün güncelleniyor. Yani, gerçek performanslar yansıyor oyuna. Süper.

Bu biraz abartı olacak ama, cep telefonu için Avea WAP'ın bi oyunu var. İndirip oynuyorsun. Tabii ki NBA Live'in yanından bile geçemez. Dağda, bayırda, kırda idare ediyorsun işte:)

Utah Son Çeyrekte

Posted:
Dün akşamın güzel maçlarından biriydi. İlk üç çeyrek neyin ne olacağı belli değildi. Son çeyreğin ilk dakikalarında Indiana biraz atağa geçse de Utah'ın 14-3'lük serisi maçın da skorunu belirleyen bölüm oldu.

112-100, maç Utah'ın.

Memo kaldığı yerden devam ediyor. Boozer takıma geri dönmüş olsa da dün akşam sahaya çıkacağı maç esnasında belli oldu, yüzde yüzlük performansa ulaşması şimdilik beklenemez. Ama bu maçlar onun playofflara sıcak girmesini sağlayacak. Williams 12 asist ile maça katkıda bulundu. Korver kendi ortalamalarında oynadı: 11 sayı. Utah'ın bench gücünü artıran Millsap ise 22 sayı bıraktı.



Maçın diğer bi istatistiğine bakacak olursak Utah benchi 44, Indiana benchi 16 sayı buldu. Bu durumda, Utah benchi skoru yüklenmiş oyuncuların dinlemesine olanak sağladı ve son çeyrekte Indiana'dan daha aktif bir oyun sergiledi.

Kadro derinliği Utah'a maçı getirmiş gibi görünse de Indiana'nın yaptığı 24 top kaybı, kendi sonlarını getirdi. Utah bu 24 top kaybından 22 sayı buldu.

Utah üst üste 12. galibiyetini aldı ve 3 maç daha kazanırsa kendi rekorlarını kıracaklar. Bundan sonraki 3 maç: Atlanta, Miami, Orlando... Bu rekor başka bahara kalacak gibi görünüyor:)

Faktör James!

Posted:
3 bilinenli NBA denkleminin (sayı,asist, ribaunt) yeni adı Faktör James. Dünkü maçta üst üste ikinci triple-double'ını yapan James, son periyotta harikalar yarattı ve takımını 17 sayı geriden getirerek maçı Cleveland'a kazandırdı.

İlk üç çeyreği izleyenler, dördüncü çeyrekte olanlara inanamayabilir. LeBron ve takım arkadaşları muhteşem bir geri dönüş yaptılar. Dördüncü periyodun ilk 7 dakikasında Clippers 3 sayı bulurken, Cleveland 15 sayı buldu. LeBron 32 sayı, 11 asist 13 ribaunt ile oynadı. Mo ve Ilgeuskas da toplam 30 sayı atarak LeBron'a yardım ettiler.



Clippers'da son çeyreğe kadar her şey iyi gidiyordu ama karşı takımda LeBron gibi biri varsa ilk üç çeyreğin iyi gitmesinin hiçbir anlamı olmuyor. Maçın genel istatistiklerine bakıldığında rakamlar birbirine yakın. Top kayıpları Cleveland 12, Clippers 15; fast break sayıları Cleveland 12, Clippers 16 vs. Bench sayıları bile 15'e, 11. Ama dediğim gibi Faktör James!

Maçın sonunda LeBron takım arkadaşlarını öven bi röportaj verdi. Mo'ya destek çıktı. Maç boyunca istediği tempoyu yakalayamayan Mo, maçın sonlarına doğru attığı üçlükle belki de Clippers'a son baltayı indirdi.

Cleveland böylece, doğuda Boston'u geçerek liderliğe oturdu.

NBA'de Günün Sonuçları - 11. Mart.2009

Posted:
NYK: 120 - MIL: 112

CHA: 86 - SAS: 100

OKC: 99 - SAC: 98

DAL: 122 - PHX: 117

CLE: 87 - LAC: 83

UTAH 112- INDIANA: 100

Lakers Portland Karşısında Kayıp

Posted: Tuesday, March 10, 2009
Dün akşam, Lakers'a ne olduysa Portland karşısında bir periyot bile dayanamadı. Portland'da ilk beşte çıkan tüm oyuncular skora katkı yaparken, benchten gelen Outlaw da 22 sayı attı. Buna karşılık, Lakers'ın benchi sessizdi. Farmar 12 sayıyla bi şeyler yapmaya çalıştı ama o da deve de kulak kaldı. Lakers'ın benchinde oturan oyuncuların bile maçla alakası yoktu. Lakers deplasman turuna çıktığı bu serinin ilk maçında daha dirençli olmalıydı.

Herkes sevgilisinden ayrıldığı için üzgün müydü yoksa maçı hafife mi aldılar?

Portland pota altını Aldridge ve Pyrzbilla ile domine etti. Gasol ikisi arasında başı kopuk tavuk gibi geziniyordu. Keza, dışarda da Roy Lakers'ı dağıttı: 27 sayı, 5 asist, 6 ribaunt.



Phill Jackson kesin paylamıştır bunları soyunma odasında. Önümüzdeki Houston maçında görürüm ben onları.

Hamilton Geldi, Böyle Oldu!

Posted:
Iverson kenara geldiğinden beri, Detroit'in pistonları işlemeye başladı. Detroit, dün gece de Orlando Magic yenmeyi başardı. Tabii, biraz gerçekçi olmak lazım; Hidayet ikinci periyodun sonunda sakatlanıp çıktı. (Fazla sürmez işalla, haber alamadık.)

Pota altında Howard - McDyess kapışması vardı ve kimse kimseye üstünlük kuramadı. Howard 14 ribaunt 27 sayı, McDyess 18 ribaunt, 13 sayı ile oynadı.

Hamilton, kendine geldi ve 14 asistle kariyer rekorunu kırdı. Utanmadan üzerine 29 sayı attı. Yani, Detroit'in 98 sayısının 60'ında ismi geçti. Gözlerimiz yollarda kalmıştı valla; iyi oldu böyle.



Detroit, maçın son dakikasına 3 sayı önde girdi ve rakip takımda oyunu sakinleştirip, sayı bulacak kimse olmadığı için maçın sonunu tecrübesiyle getirdi. Son 20 saniyede oyun defalarca durdu; cidden şiştim. Bence NBA yetkilileri buna çözüm bulmalı.

O Ne Maçtı?

Posted:
Maç iki uzatmaya gitti, utanmasaydı üçüncü uzatmaya gidiyordu. Wade, gözlerimizin imdadına yetişti de ikinci uzatmanın sonunda zor bi şut çıkardı ve maçı bitirdi. Maç sonucu: 130-127, Miami.

Maç Wade ile Gordon'un karşılıklı şovlarıyla geçti. Gecenin en güzel 5 hareketinin tamamı bu maçtan çıkabilir. Bulls'ta Rose'un hakkını yememek lazım; fundamental'ı çok yüksek bi oyuncu. Gecenin hareketlerine girecek güzel bi sayısı da var.



Wade yardımcı bi oyuncu gerektiği gibi, Bulls'a da sağlam bi 5 numara gerekiyor. Zira, bu yol geçen hanından herkes gelir geçer. Hele ki, rakip takımda savunma tanımayan LeBron gibi bi azman varsa, maç baştan kaybedilmiş sayılabilir.

Wade 48 sayı, 12 asist ile oynadı. Chicago'da Gordon 43 sayı attı; onu 29 sayıyla Salmons, 23 sayıyla Rose takip etti. Chicago'da takımın oyunu daha ön plandaydı.

Gözlerim Memo'ya Feda

Posted: Monday, March 9, 2009
Bu maç dün gece oynandı. Ertesi gün işe gidecekmişim, uykusuz kalırmışım hiç umrumda olmadı. Oturdum, izledim maçı. Bi de mısır patlattım. Ohhh:)Ama şimdi gözlerim sızlıyor.

Boozer, kadroda yoktu. Onun yerine Millsap ilk beş çıktı. Daha maçın başında, Utah adına fark yaratacak oyuncunun Korver olacağı belliydi. Dün Korver'ın eli çok sıcaktı. Sanki ev sahibiymiş gibi yolladı şutları potaya. Tamam, Deron Williams 25 sayıyla Utah'ın en skorer oyuncusu oldu ama o bunu hep yapıyor. Memo da kaldığı yerden devam etti: 19 sayı, 11 ribaunt. (Bu adam milli takım kadrosuna çağrılmalı.)



Toronto da Bargnani 20 sayı ile bir şeyler yapmaya çalıştı ama çok fazla top kullanmamasına rağmen çok fazla top kaybı yaptı. Bununla beraber, diğer oyuncular vasatın üzerine çıkamadı. Ayrıca, Toronto benchi beklenen katkıyı yapamadı. Durum böyle olunca, Toronto kendi evinde Utah'a boyun eğmek zorunda kaldı.

Bu maçla Utah 109-101 skorla üst üste 11. galibiyetini aldı ve 4. sıraya yükseldi.

Wade Attı, Miami Kaybetti

Posted: Tuesday, March 3, 2009


Yine aynı şeyden bahsediyorum. Evet, sıkıldınız belki ama Miami ve Wade'in durumunu bir kez de sayılarla ortaya koyacağım:

Dün gece Cleveland-Miami maçı oynandı. Cleveland 107-100 kazandı.

Şimdi istatistikler:

James: 42 sayı, 8ribaunt, 6 top kaybı
Wade: 41 sayı, 7 ribaunt, 8 top kaybı

Görüldüğü gibi neredeyse ikiz kardeş gibi oynamışlar. Bakalım diğer oyuncuların istatistiklerine:

Mo Williams: 30 sayı, 7 ribaunt, 7 asist
Jarmaine O'neal: 16 sayı, 8 ribaunt

İşte, Cleveland'ın ikinci en skoreriyle Miami'nin ikinci skorerinin katkıları. Her şey ortada.

Memo Rekor Kırdı

Posted:


Memo, Boozer yokluğunu hissettirmedi. Hatta, Utah Boozer'ın yokluğunda çok iyi galibiyet serisi yakalayarak Şubat ayında oynadığı 11 maçın 10'unda galip geldi.

Neyse, ben aslında bunlardan bahsetmeyeceğim. Bugünün asıl konusu Sniper Memo. Memo bu ay kullandığı 31 üç sayılık atışın 21'ini sayıya çevirerek, NBA tarihinde bir ay içinde en yüksek üç sayılık atış yüzdesi rekorunu kırdı.

Mehmet Okur, Şubat ayında ortalama 21 sayı, 7.6 ribaunt ve 1.7 asist ortalamalarıyla oynadı.

Memo yanıyor. Daha çok Türk oyunuclar görmek istiyoruz bu sahalarda.

Param Olsa

Posted:

Wade, bu sene kariyerinin altını üstüne getirdi, kendi rekorlarını geliştirdikçe geliştirdi. Ama Miami hala aynı Miami. Wade geçen akşam da Orlando'ya 50 sayı attı ama takım olarak 23 sayı fark yediler. Tabii ki Orlando komple bir takım, ilk beşin her oyunucusu rakip takımların ilk beşlerinde banko yer bulur ama benim demek istediğim de bu: Wade'e yardımcı oyuncu alın! Takım, komple bir takım olsun.

Param olsa ben alacağım. Shaq'ın gelecek sezon geri döneceği konuşuluyor ama ortada kesin bir şey yok.

Geçen akşam oynanan Orlando-Miami maçında Hedo, 20 sayı- 9 ribaunt ve 6 asist ile oynadı. Howard ise tam 32 sayı attı. Birazcık daha kilo almasını bekliyorum. Bi kuşak daha Shaq izlemiş gibi olacağız:)

Orlando 122-Miami 99

Phoenix Bu Sefer Acımadı

Posted:


Phoenix bu sefer acımadı dediğime bakmayın. Acımayanın ta kendisi Shaq. Shaq ve Phoenix'e ne olduysa All Star maçından sonra oldu. Önüne gelen rakipleri birer birer parkeye gömüyorlar. Üstelik Nash sakat ve Amare sezonu kapattı.

Kobe 49 sayı attı, Gasol 30 sayı attı, Odom ve diğerleri her zamanki katkılarını yaptı. Fakat Phoeni'te Shaq 33 sayı bıraktı, o da yetmedi 7 ribaunt aldı. Bu performansa Matt Barnes ve Barbosa da katılınca, Hill de yaşından başından utanmayıp 17 sayı atınca Lakers'ı Kara Mamba bile kurtaramadı.

Kobe 3. periyoda mükemmel başlamıştı. Fakat bir süre sonra bütün hücumlar Kobe üzerinden dönmeye başlayınca, işler eski zaman Lakers'ına döndü. Kobi kötü oynamadı ancak takımın geri kalanı Kobe'nin bu üstünlüğü ve liderliği altında ezildi ve son periyodun her hücumunda Kobe'yi arar oldu. Bu da takımın skor gücünü düşürdü.

Maç hem pazar günüydü, hem de akşam 22:30'daydı. Yani hem bal, hem de kaymaktı:)