hoop fest 09

Posted: Wednesday, August 26, 2009

14-15 agustos ta caddebostanda düzenlenen 2009 burger king hoop fest e katılım gerçekten gözlerimi yaşarttı.Genç ihtiyar her yaş grubundan insan bir atış dahi olsa basket topunu eline almadan geçmedi.Kimse olaya seyirci kalmadı.Hatta bir yarışmada sıradaydım hemen arkamdaki teyze nerden baksanız 40 yaşında falandı.Karpuzlamada olsa atışını yapıp gitti.Çok eğlendimi, terledim, işin ustaları tarafından ezildim, bir kaç numarada kapmış oldum ama iyi oldu, Gelenleriniz vardır kesin , ama gelmediyseniz, üzüldüm.

2010'a Ne Kaldı?

Posted: Thursday, July 2, 2009

NBA finallerinin son düdüğü çalındığından beri sıkıntıdayım. Bu yaz beni oyalayacak büyük bir turnuva da olmadığını farkettim ve gözlerimi şimdiden Türkiye'de düzenlenecek olan 2010 FIBA Dünya Şampiyonası'na diktim. Türkiye Basketbol Federasyonu'nun bültenine üye olanlar çoktan görmüştür ama yine de görmeyenlere bir yardımım dokunsun diyerek turnuvaya katılacak 24 takımın belirlenmesi şemasını sizlere takdim ediyorum. (tıklayınca devasa oluyor, kaçırmayın.)

--

Bu arada konseptle tamamen alakasız ama Devrim'in süper blogu Tırı Vırı Şeyler'i takip edenleriniz görmüştür, Roko'nun sitesinde adının kaç para ettiğine bakabiliyormuşsun. Enteresan geldi hemen koştum baktım. Benim gibi sık rastlanabilecek bir isim bile 150,000 roko ediyormuş. Az buz değilmişim bre!

Preldziç Cleveland'da

Posted: Friday, June 26, 2009


2009 NBA draftında, Fenerbahçe Ülker'in genç oyuncusu Emir Preldziç, Phoenix Suns tarafından 57. sırada seçildi ve ardından Cleveland'a takas edildi. Bence bu transfer, Shaq takasından daha önemli. Emir, 2.04'lük bir forvet ve boyuna göre sergilediği yetenekler çok fazla. Fundamentalı sağlam, ayakları hızlı ve şutör. Hatta Bogdan Tanyeviç, onu bir guard gibi de kullanıyordu. Basketbolunu geliştirmeye devam ettiği sürece yeni bir Hedo doğabilir. Hedo'dan farkı, Hedo kadar kendine güvenmiyor ve onun kadar rahat oynamıyor. Bunu da gençliğine verelim.

Vince Gelir, Hedo??

Posted:
Vince Carter Orlando'da.



Haberi okur okumaz aklıma sadece "Peki ya Hedo??" sorusu geldi. Tabii ki Vince Carter, Hedo'nun yerini dolduramaz. Ama bildiğim bir şey var ki harhangi bir takıma bu iki oyuncudan biri fazla gelir.

Genel değerlendirmeyi sonradan yazmak istiyorum. Bu durum beni şok etti.

Son Bir Şampiyonluk Daha

Posted:
Cleveland, Shaq ile anlaştı.



Lebron, fizik olarak zaten normal insan standartının dışında tutulması gereken bir oyuncuydu. Onun yanına Shaq da gelince tam oldu. Böylece, Cleveland gelecek sene için şampiyonluk yarışındaki yerini daha da güçlendirmiş oldu.

Shaq tabii ki uzun vadeli planların içine dahil edilemez. Zaten, kendisi de önümüzdeki sezon aktif basketbol hayatına veda edeceğini açıklamıştı. Belli ki o da son sezonunda Lakers'a takas olan Karl Malone gibi son bir kez şampiyonluk yaşamak istiyor. Ama umarım Cleveland'ın akıbeti, o sezonki Lakers gibi olmaz. (O sezon, Detroit şampiyon olmuştu.)

Bana kalırsa, Cleveland bu takasla sadece konferanstaki yerini sağlamlaştırmış oldu. Olası bir playoff finalinde, takımı şampiyonluğa taşıyacak bütünlük hala oluşturulamadı.

Richard Jefferson Spurs'te

Posted: Wednesday, June 24, 2009


Spurs, sezon boyunca alarm verdi. Yaşanan sakatlıklar, takımın belli bir istikrara ulaşmasını engelledi. Genel yaş ortalamasından hiç bahsetmiyorum bile. Spurs de tüm bunları hesaplayarak gelecek sezon için iddialı bir takım kurma yolunda adımlar atmaya başladı ve geçen sezon Bucks'ta 19 sayı ortalamasıyla oynayan kısa forvet Richard Jefferson'ı kadrosuna kattı. Yani, Duncan, Manu, Parker üçlüsüne Jefferson da katılarak, iyi bir dörtlü oluşturdular.

Spurs bu transferi yapabilmek için Oberto'yu, Amir Johnson karşılığında Detroit'e gönderdi. Sonra, Bowen, Thomas ve Detroit'ten aldığı Amir karşılığında Bucks'tan Jefferson'ı aldı.

İyi takas. Michael Finley'in yanına, tehlikeli bir şutör daha geldi.

Odom da Kalmak İstiyor

Posted: Friday, June 19, 2009
Odom, Lakers'ın bench'teki en önemli gücü. Sayı ortalaması her geçen sene düşse de sanki daha iyi oynuyormuş gibime geliyor. Yani, takımdaki rolü daha da güçleniyor demek istiyorum. Bu kesinlikle Phil Jackson mahareti. Elindeki her oyuncuyu yıldız yapabilecek bir koç.



Nerde kalmıştık? Heh, Odom da 1 Temmuz'da "free agent" olacak oyunculardan. Dün yaptığı açıklamada Lakers'ta kalmak istediğini söyledi. 4 sezon Clippers'ta oynadıktan sonra 5 sezon da Lakers'ta ter dökünce, Los Angeles şehri insanda bağımlılık yapıyor tabii. Kim olsa gitmek istemez. Hem önümüzdeki sezon da final oynayacağı garanti olan bir takımda kim oynamak istemez ki?! Koç ve takımın genel menajeri de bench'i güçlü tutmak için Odom'la anlaşacaktır.

Free Agent Akımı

Posted: Thursday, June 18, 2009
Orlando, Hedo'nun takımda kalıp kalmayacağını veya kalacaksa ne kadarlık bir kontrata imza atacağını konuşurken, LA tarafında da takımın 2 önemli parçası Odom ve Ariza konuşuluyor. 1 Temmuz'da 'free agent' olacak oyuncuların durumu belli değil.



Odom'un herhangi bir açıklamasıyla karşılaşmadım ama Ariza takımda kalmak istediğini belirtti. Genç oyuncu Lakers'da 11.3 sayı, 4.2 ribaunt ve 2.3 asist ortalamalarını yakaladı. Bu rakamlar, kariyerinin en iyi rakamaları ve herkes bu istatistiklerin yükseleceğini biliyor. Bir nevi, Kobe'nin Pippen'ı olabilir.

Her şey 1 Temmuz'da belli olacak.

Lakers Evinde

Posted:
Lakers evine döndü.
Dün uzun bir maratonun son günüydü onlar için. Yoruldular, sakatlandılar, uzun deplasman turnelerine çıktılar ama mükemmel bir başarıya imza atarak geri döndüler. Lakers'a tarihinin 15. şampiyonluğunu kazandırarak tarihe geçtiler. Tarihe geçen başka bir isim de koç Phil Jackson'du. O da 10. şampiyonluğunu kazanarak en çok şampiyonluk yaşayan koç ünvanını aldı. (10 parmağının 10'unda yüzük var.)

Takım, Los Angeles Memorial Coliseum'u dolduran 95.000 taraftarla buluşup, bu başarıyı kutladı.











Diğer fotolar: LAKERS

Hedo Kalır

Posted: Wednesday, June 17, 2009
Hedo'nun 'free agent' olma durumu normal sezonun sonuna doğru alttan alttan konuşulmaya başlamıştı. Ardından, playoff serilerinde Orlando'nun başarısının yanında, Hedo'nun transfer durumu da gündemi epeyce meşgul etmeye başladı. Final serisinde ise ayuka çıktı. Taraftarlar Hedo'nun takımda kalacağından emin olsa da Dwight, Lewis ve Nelson'a ayrılmak zorunda olan toplam 118 milyon dolarlık bir bütçe var.

Ama bu ödeneklere rağmen takım yönetimi, Orlando Magic'in tarihinde ilk defa lüks vergisi ödeyebileceğini, buna hazır olduklarını söyledi. Önümüzdeki sezon yeni salonu Orlando Events Center'dan kazanılacak para sanırım Hedo'ya aktarılacak.

Gelecek sene de Hedo'lu ve kendine daha çok güvenen bir Orlando takımı izleyeceğiz gibi görünüyor.

Son Şampiyon Fotoğrafları

Posted: Monday, June 15, 2009


















Lakers 99 - 86 Orlando

Posted:

SON ŞAMPİYON LAKERS

Posted:
Bitti...
NBA 2009 sezonu sona erdi.
Ben geceleri ne yapacağım, sabah koşup hangi maçları bloglayacağım, Murat Kosova ve Kaan Kural'ın "ovvvvvvvvvv" çığlıklarını duyamayacak mıyım?

Lakers, son maçta gösterdiği şampiyonluk performansıyla 15. kez final serisinin galibi oldu.

Skor: 99-86
Final: Lakers ŞAMPİYON.



Maça hızlı başlayan taraf Orlando olmasına rağmen, ilerleyen dakikalarda üstünlüğün değişeceği ortadaydı. Orlando'nun 1 numaralı hücum silahı dış şutlar girmiyordu ve mental olarak bir önceki maçın yorgunluğunu hisseden oyuncularda git gide düşen bir oyun heyecanı vardı.

Lakers koçu Phil Jackson, oynanan 4 final maçını çok iyi analiz etti ve oyuncularına yüklediği görevlerle harika bir oyun stratejisi ortaya koydu:

1- Öncelikli sorunlarının Hedo olduğunu görmüş ve Hedo'nun savunmasında sürekli 2 kişi vardı. Ayrıca, taktik midir bilinmez, Ariza'nın Hedo'ya horozlanması, Hidayet'in oyun performasına yansıdı. Böylece, Orlando'nun beynini etkisiz hale getirdiler. (Ben taktik olduğuna inanmıyorum, Phil Jakcson böyle bir antrenör değil.)

2- Takım savunmalarını en üst seviyeye çıkardılar. Böylece finallere Lakers'tan daha yorgun gelen ve bir önceki maçta trajik bir şekilde mağlup olan Orlando'nun hücum ve savunma mekanizmasını dağıttılar.

3- 'Formsuz' Nelson ve 'aklı karışmış' Alston üzerindeki baskıyı biraz daha artırarak Orlando'nun oyun kurmasını tamamen engellediler ve Orlando'nun hücumlarını baltaladılar. Orlando, biraysel zorlamalarla sayı bulmaya çalştı.

Tüm bunların üzerine, Orlando şut ritmini bulamayınca Lakers'ın ekmeğine yağ sürüldü.

Kobe; 30 sayı, 6 ribaunt ve 5 asist yaparak son maçın kahramanı oldu ve final serisinin MVP'si seçildi. Ariza, yine çoraptan fırlamış baş parmak heyecanıyla, ikinci çeyrekte attıkça attı; 12 sayı. Ve Orlando, bu performans karşısında gözlerine far parlamış kediye döndü. Eli kolu bağlı, izledi.

Orlando tarafındaysa pek bi hareket yoktu. Ritmini bulamayan takıma, bench'ten de yardım gelmeyince oyun bireysel yeteneklerin zorlama hücumlarına kaldı. Lewis, geçen maçtan kalan borcunu ödeyemedi; 19'da 6, saha içi isabetiyle oynadı, toplam 18 sayı attı.

Her ne olursa olsun, milli basketbolcumuz Hedo'yu final serisinde görmek, takımın onun etrafında döndüğünü bilmek, ABD basınının oyuncumuzdan bahsetmesi bana çeşit çeşit duygu zıplatması yaşattı, fersah fersah ötelerden hissiyat yükledi.

Seni çok seviyoruz HEDO.

Lakers 99 - 91 Orlando

Posted: Friday, June 12, 2009
Basketbola doyduk

Lakers Sona Yakın

Posted:
Final serisinde beklenilen Cavs-Lakers eşleşmesi olsa, maçlar bu kadar zevkli olamazdı herhalde. Dün gece, torunlarımıza anlatacağımız güzel bir maç daha izledik. Hedo havasındaydı, son saniyelerde oyun tansiyonu yükseldi, maç uzatmalara gitti, Ariza bir çeyrekte 13 sayı attı, Fisher yine final serisi büyüsünü yaptı.

Skor: 99-91, Lakers
Seri: 3-1, Lakers



Hedo ve Alston maça çok iyi başladılar. İlk çeyrekte Orlando'nun attığı 24 sayının 17'si bu ikiliden geldi. Karşı tarafta ise Kobe, geçen maça başladığı gibi çok sıcaktı; ilk çeyrekteki 13 sayısıyla Lakers'ı ayakta tuttu.

Orlando, ikinci çeyrekte vites yükseltti ve yedek oyuncularını da skora dahil ederek farkı 12 sayıya çıkardı. İlk yarı 49-37, Orlando.

Ancak ikinci yarıya iyi başlayan bir Ariza vardı ki sormayın: 13 sayı attı, Lakers'ın farkı kapatmasını ve öne geçmesini sağladı. Yani, Ariza eski takımı Orlando'ya hiç acımadı diyelim. Skorlar dengelendi ve maç 4. çeyrekte yeniden başladı.

Hedo yine "Bay son çeyrek" lakabının hakkını vermek üzereydi ki Fisher her şeyi bozdu. Hedo, bitime 1 buçuk dakika kala üst üste 5 sayı atarak takımına önemli bir skor üstünlüğü sağladı. Ancak normal sürenin bitimine 3 saniye kala Fisher'ın yolladığı üçlük maçı uzatmalara götürdü. Fisher uzatmalarda da aynı şeyi yaparak maçı kopardı. Fisher bu! Robert Horry kuşağından! (Howard'ın son saniyede kaçırdığı faul atışlarından hiç bahsetmiyorum, sinirlerimi bozuyor.)

Hedo 25 sayıyla takımının en skorer oyuncusuydu. Yukarda da adından hiç bahsetmediğim Lewis ise 45 dakikada 6 sayıda attı. Lakers, geçen maçtan çok iyi dersler çıkarmış. Kobe 32 sayı atarak sahanın kralı oldu.

Sacramento, Paul Westphal ile İmzalıyor

Posted: Thursday, June 11, 2009
Geçtiğimiz sezon, takas döneminde takımı hayli yenileyen Sacramento Kings, yeni koçu Paul Westphal ile prensip anlaşmasına vardı. Yarın öbür gün imzalar da atılır.



Son 3 yılda dördüncü koç. Hayırlı olsun!

Lakers 104 - 108 Orlando

Posted: Wednesday, June 10, 2009

Orlando Toparlanıyor

Posted:
Son 2 maçtır Orlando'nun eksik parçası olan Alston kendine geldi, 20 sayı. Dwight maça konsantre olmuştu. Lewis her zamanki görevini yerine getirdi. Hedo yine istatistiklerin her yerindeydi.

Skor: 108-104, Orlando
Seri: 2-1, Lakers



Dün gece Orlando, oyun sistemine yakışır bir rekor kırarak maçı aldı: NBA
finallerinde en yüksek yüzdeyle şut atma; % 62.

Maça hızlı başlayan taraf yine Lakers'dı. Taraftarların içini bi anlığına "Eyvah, elendik!" paniği kaplamıştır. Üzerine Kobe de daha ilk çeyrekte ateşli ateşli oynamaya başlayınca bu panik daha da artmış olabilir. Neyse ki Hedo ve Alston ilk çeyrekte taraftarların yüreğine su serpti. Orlando ilk çeyreği 4 sayı geride kapadı.

Maçın seyri ikinci periyotta da değişmedi. Lakers kaçtı, Orlando kovaladı. 2. maç öncesinde koç Stan Van Gundy'nin bahsettiği "oyun içi istikrar" yakalanmasa, maç bir yerde kırılabilirdi. Ancak, Hedo ve Alston'ın skor güçlerine Lewis de dahil olunca ilk yarı 3 sayılık Orlando üstünlüğüyle tamamlandı.

İkinci yarıda bu sefer Orlando kaçtı, Lakers kovaladı. Lakers tam yakalayacak, Hedo kritik bir sayı yapıyor, takım rahatlıyor. Olmadı güzel bir asist yapıyor, takım yine kendine geliyor. O da olmadı önemli bir ribaunt alıp, takımın yüreğine su serpiyor. Hedo bunları hep yapıyor. Ancak dün akşamki maçı getiren kesinlikle Alston'ın kendine gelmesiydi: 20 sayı.

Son 30 saniye, skor 104-102 Orlando lehine, hücum Lakers'ın, top Kobe'nin ellerinde. Gözlerim kapandı kapanacak. Bu maç uzatmaya gitmemeli diyorum. Ve Kobe çok acayip bir şekilde topu kaybediyor. Derin bir ohhhh, çekiyorum.

Hedo

Posted: Tuesday, June 9, 2009
Oyuncu yapmaca >> http://www.urfooz.com/nba

Oberto Ameliyat Oldu

Posted:
Spurs'un Arjantinli oyuncusu Oberto, kalp ameliyatı oldu. Birkaç sezondur aritmi rahatsızlığı olan 34 yaşındaki oyuncu, 1 ay içinde antremanlara başlayacak.

Geçmiş ola!

Bu da kendi internet sitesi: http://fabrioberto.com/

All-Star 2011 Los Angles'ta

Posted: Monday, June 8, 2009
Dün akşam, David Stern 2011 All-Star organizasyonun Los Angles'ta yapılacağını açıkladı.

Lakers, bu organizasyonuna 5.kez ev sahipliği yapacak.

1, 2, 3 yetmez! 4, 5, 6 olsun!

Lakers İzin Vermedi

Posted:
İlk maçı farklı kaybeden Orlando, dün akşam 2. kez Lakers'ın konuğu oldu. Sahada, koç Stan Van Gundy'nin de istediği gibi geçen maça göre daha istikrarlı bir Orlando takımı vardı. Ancak, Lakers Orlando'nun maçı almasına izin vermedi.

Skor: 101-96, Lakers
Seri: 2-0, Lakers



Maç karşılıklı basketlerle başladı. İlk çeyrek 15-15 beraberlikle geçildi. Maçın devamında, ikinci çeyrekte Lewis'in attığı 18 sayı, üçüncü çeyrekte Hedo'nun attığı 14 sayı, Orlando'yu Lakers'ın yetenekleri karşısında ayakta tuttu ve final heyecanı son çeyreğin, son saniyelerine kadar taşındı.

Maçın sonunda yine Hedo vardı. Son saniyede Kobe'ye yaptığı blokla maçı uzatmalara taşıdı. Ama LEE!!! Eğer Lee, Hedo'dan aldığı son saniye pasını iyi değerlendirebilseydi, Hedo maçı getiren asisti de yapmış olacaktı. Olmadı! Orlando büyük bir fırsatı tepti. Maç uzatmalara gitti ve bu bölümde Gasol ve Kobe'nin oyunu serideki durumu 2-0 yaptı.

Orlando'da Hedo 22, Lewis 34 sayıyla maçı tamamladı. Lakers'ta Kobe 29, Gasol 24 sayı attı. Ancak maçı Lakers'a kazandıran Odom'un 19 sayılık ekstra katkısı oldu.

Orlando tarafında, kısalar skora dahil olamadı. İlk maçta toplam 13 sayı atan Alston ve Lee ikilisi, bu maçta da toplam 6 sayı atabildi. Böylece çaylak Lee'nin henüz Staples sahnesine hazır olmadığını, Alston'ın da Neslon sebebiyle kafasının karışık olduğunu gördük.

Orlando 96 - 101 Lakers

Posted:
Güzel maçtı.

İlk Maç Lakers'ın

Posted: Friday, June 5, 2009
İlk çeyreği izlerken, iyi ki de kalkmışım, süper maç oluyor dedim.
Son çeyreği izlerken, yazık oldu uykuma dedim.

Skor: 100-75, Lakers
Seri: 1-0, Lakers



İlk çeyrek gayet normaldi. Maça Hedo'nun sayılarıyla başlayan Orlando, bi ara Kobe ve Gasol'a teslim oldu. Ancak Hedo yine sahneye çıktı ve Orlando ilk çeyreği 24-22 önde kapattı.

Ne olduysa ikin çeyreğin sonlarına doğru oldu. Denver'ın son maçı da böyle olmuştu. İkinci çeyreğin sonunda vites yükselten Lakers, 10 sayılık farka gitti.

İkinci yarının başında, sert Lakers savunmasının yanında bir de coşan Kobe olunca, Orlando'nun çözülüşü gerçekleşti. Kobe maçı 40 sayı, 8 ribaunt, 8 asistle tamamladı.

Fark yirmili sayılara ulaşınca da Phil Jackson, sahadaki beşi dinledirerek yedek oyuncularını sahaya sürdü.

Nelson Kötü Oyuncu Demiyorum

Posted:
Nelson'ın geri dönmüş olması, Orlando için iyi mi oldu, kötü mü?

Bence, Nelson finallere yükselmeyi başarmış Orlando'nun ahengini bozdu. Uzun süren bir sakatlığın ardından mükemmel bir performans sergilemesini beklemiyordum. Ama takıma dahil olmasıyla, takım içindeki dengelerde değişiklik oldu.

Nasıl yani? Şöyle:



1 - Moral/motivasyon açısından ince çizgilerde dolaşan oyun kurucu Alston'ın üzerinde bir baskı oluştu. Eminim ki ne koçu, ne de takım arkadaşları onun böyle hissetmesini gerektirecek hiçbir hareket yapmadı. Ancak Alston gibi yüksek egolu oyuncularda bu durum kendiliğinden ortaya çıkar ve oyuncunun performansını bir anda diplere çeker. Mental olarak yetersiz bir Alston ile fiziksel olarak hazır olmayan Nelson, Orlando'yu kurtaramaz.

2 - Önceki playoff eşleşmelerinde, takımın karar verici pozisyonunda Hidayet vardı. Ve bu serilerde, oyun kurucu olmasa da oyun okuyucu kimliğiyle birçok guarda taş çıkarak performans sergiledi. Nelson'ın oyuna girmesiyle, Hedo'nun bu karar verici pozisyonu Nelson'la paylaşması gerekti. Böylece, Hedo'nun performansı düştü.

Bu takım, üst sevieyelere Nelson'lı kadrosuyla ulaştı denebilir. Bunun aksini düşünmmüyorum. Hatta, Nelsonsız bir Orlando düşünülemez. Ancak, hızını almış giden bir treni aniden durdurup, yolcu almak nereden çıktı? Hem de son durağa gelmişken.

Eminim, bu kararı veren yetkililerin bir bildiği vardır.

Lakers 100 - 75 Magic

Posted:

Final Sahnesi Açılsın!!!

Posted: Thursday, June 4, 2009
2009 NBA finali başlıyor.

Bir tarafta, Boston, Cleveland gibi favorisi belli olmayan eşleşmelerden galip çıkan Orlando; diğer tarafta Batı'nın mutlak favorisi Lakers.



Orlando, normal sezonda Lakers'ı 2 kere yenmeyi başarmıştı. Tabii, o maçların üzerinden 4 ay gibi bir süre geçti ve o Orlando'nun kadrosunda maç başına 25 sayı atan Nelson vardı. Ayrıca, Dwight Howard'ı az da olsa yavaşlatabilecek Bynum artık sakat değil.(Son açıklamalara göre Nelson'ın sakatlığı devam ediyor.)

Olaylara bu açılardan bakınca, Orlando'nun işi hiç de kolay değil. Fakat Orlando'nun takım oyunu oynadığını, her oyuncunun skora dahil olabildiğini unutmamak lazım. Ayrıca, Boston karşısında yaptıkları sıçramayı ve ardından Cleveland'a karşı her maç üstün bir oyun sergilediklerini görmezden gelemeyiz.

Oyuncu eşleşmelerinde ise, Lakers'ın bariz bir üstünlüğü yok. Özellikle guard pozisyonunda Fisher'ın Alston'a karşıı hiçbir avantajı yok. Pivot eşleşmelerinde ise yine Howard üstünlüğü ortada. Bynum ilk çeyrekte faul problemine girebilir, Gasol ise fiziken Howard'ın altında ezilebilir.

Maç bu gece, saat 4'te NTV'de.
Uykulu bir Cuma günü beni bekliyor.

Eddie Jordan İş Buldu!

Posted: Tuesday, June 2, 2009
Geçen haftalarda Eddie Jordan'ın Sixers ile görüşmelere başladığını söylemiştik.
Ve Eddie Jordan artık Sixers'ın resmi koçu.
Kendisi takımı çok iyi yerlere getireceğini, takımda 2 tane geleceğin yıldızı olduğunu söyledi.

Hayırlı olsun bakalım.

Önceki haber: Eddie Jordan İş Arıyor

Lebron: Gidiyor, Gidemiyor!

Posted: Monday, June 1, 2009
Ard arda 2 sene aynı senaryo ile konferans finallerinde elenen Cleveland'da Lebron gider mi, gitmez mi tartışmaları başladı.

Lebron tek başına herhangi bir takımı konferans finallerine yükseltebilecek seviyede bir oyuncu; bu takım bu seneki Sacramento olsa bile. Ancak bir üst seviyeye çıkabilmek için Lebron'un yanına Jordon'ın Scottie'si gibi, Kobe'nin Gasol'u gibi, Pierce'ın Garnett'ı gibi ekstra bir güç gerekiyor. Cleveland, bu gücü transfer edebilecek mi? Yoksa takım içinden böyle bir güç yaratabilecek mi? 2. şık imknasız gibi gözüküyor. Birinci şık ise bu global krizde zor görünüyor. O zaman?



Kaybettikleri son Orlando maçının ardından, rakibi tebrik etmeden sahayı terk eden ve basın toplantısı düzenlemeyen Lebron, ertesi gün gazetecilerle buluştu. Takımında mutlu olduğunu ve elinden gelenin en iyisini yapmaya devam edeceğini söyledi. Bir gazetecinin, kendisinin Cleveland'la kontrat yenileyip, yenilemeyeceğini soran gazeteciye, şimdilik sadece basketbolu düşündüğünü ve bu tip konuları zamanı gelince düşüneceğini söyledi.

Bence Lebron'ı bağlasan durmaz.
Hatta, Kaan Kural'ın dediği gibi New York'un şaşalı spotları altında poz vermek isteyecektir.

Nelson, Finallere Yetişebilir!

Posted:
Orlando'nun All-Star oyun kurucusu Nelson, geçtiğimiz Şubat ayında omuzundan sakatlandı ve sezonu kapattığı söylendi. Şimdi, final serisine yetiştirilebilir söylentileri çıktı.



Orlando hayranları, takımın playoff'lara kalacağından emindi ancak Nelson'ın sakatlığı yüzünden, o yüksek playoff heyecanını biraz kaybetmiş görünüyorlardı. Orlando, ilk turda eleyecekleri kesin gibi görünen Sixers karşısında zorlanınca "Nelsonsız çok zor" sesleri yükselmeye başladı.

Sixers'ı geçtikten sonra Boston'la karşılaşan Orlando takımı, gücünün farkına varmaya başladı ve son şampiyon Boston'ı eleyerek bir üst tura çıktılar. Ama taraftarlarda; "Bi de Nelson olsa, süper olacak" düşüncesi hiçbir zaman eksik olmadı. İşte, Orlando oyuncuları bu son seride, Cleveland'ı eleyerek, taraftarın aklından bu temenniyi söküp attı.

Ancak, bu sefer kulüp başkanı Bob Vander takım doktorlarından Nelson'ın MRI'nı çekmelerini istemiş. (Taraftar vazgeçse, başkan vazgeçmeyecek.) Nelson, kendisinin oynamak için hazır olduğunu söylese de takımın genel menejeri bunun imkansız olduğunu bir kez daha belirtti.

Perşembe gününe kadar karar verilecek. Göreceğiz.

NBA Blog Okuyucuları Bildi!

Posted: Sunday, May 31, 2009
Geçen haftadan beri blogumuzda Orlando-Cleveland serisi hakkında oylanan bir anket vardı.

Hiçbir okuyucu Cleveland'a oy vermemiş. "Orlando" %68 oy almış, "Lebron tek, siz hepiniz" %31 oy almış:) Biz bildik!

Orlando Geçti

Posted:
Öncelikle, dün gece maçı izlerken zırt-pırt elektrikleri kesen belediye yetkililerine, içinde zilyon tane anlam barındıran "selam"ımı göndermek, benim için bir gönül borcudur. Selam olsun size, ey yetkililer!

Maça geçelim.

Skor: 103-90, Orlando lehine
Seri: Orlando finalde

Karşılıklı sayılarla başlayan oyunun ilk çeyreği Orlando'nun 5 sayılık üstünlüğüyle sona erdi. Hedo maça sessiz başlasa da takımın diğer elemanları son maçtaki tutukluklarını geride bırakmış durumdaydı.

İkinci çeyrekte, Orlando'nun sert savunması karşısında hücumlarından boş dönmeye başlayan Cleveland, pota altında Dwight Howard'ı da durduramayınca fark Orlando lehine açılmaya başladı. Orlando pota altı, Shaq'tan beri böyle bir performans görmedi. Dwight 40 sayı attı, 14 ribaunt aldı. Ve maçı getiren oyuncu oldu.



Cleveland, ikinci yarıya bir başladı, pir başladı. Koç Stan Van Gundy ikinci yarının 56. saniyesinde mola almak zorunda kaldı. Ama Orlando'nun elinde geçen maçtan kalan bir reçete olduğu için durumu erken toparladılar ve farkı giderek açtılar.

Maçı sonunda rahat ve gamsız bir oyun oynandı. Lebron, "ben bu sene bu takımdan gider" sinyalleri çakmaya başladı.

Hedo Finalde

Posted:

Stan Van Gudy Hızlı Davrandı

Posted: Saturday, May 30, 2009
Orlando bu akşam Cleveland'ı yenemezse, büyük bir ihtimalle turu geçemezler. Ve böylece, 3-1 geriden gelip, rakibini eleyecek Lebron, bir kez daha tarihe geçer.

Stan Van Gundy'nin maçtan önce yaptığı açıklamalarda, oynadıkları son maçtan çok ders çıkardıklarını, bu maçta hücuma verdikleri önemi savunmaya da yansıtacaklarını söyledi.

Kaybettikleri son maçta, Cleveland'ın son çeyrekte 34 sayılık performansı bunu apaçık ortaya koydu. Geçen maç itibariyle Cleveland, uzun da sürse Orlando'yu çözdüğünü gösterdi. Ancak Stan Van Gundy, Cleveland kadar beklemeyerek, hemen bir sonraki maçta stratejilerini değiştireceklerini söyledi.

Bu gece kozlar paylaşılacak. Sert bir mücadele olacak.

Herkese iyi seyirler.

Lakers Beklemeye Çekildi

Posted:
Konferans finallerinden biri sona erdi.

Skor: 119-92, Lakers
Seri: 4-2, Lakers



Maç çok dengeli başladı. Her iki taraf öncelikle birbirinin stratejisini anlamaya ve taktik üretmeye çalıştı. Phil Jackson'a göre; iki ağır siklet boksçunun, karşılıklı hafif yumruklarla birbirini tanıması.

Oyunun ilk bölümlerinde Lakers'ı ateşleyen oyuncu Ariza oldu ve oyunun devamında 7-9 saha içi isabetiyle oynayarak 17 sayıya ulaştı. İlk yarının sonlarına doğru kontrolü eline geçiren Lakers (Kobe diyelim), Denver'ın da bir an boşluğunu yakalayarak farkı 13 sayıya çıkardı.

Bu dakikadan sonra Denver, mağlubiyeti kabullenmiş gibiydi. Artık onlar da azrailin kapıda beklediğini biliyordu:) Kobe'nin performansını destekleyen Odom ve ardından sürpriz destek Walton ile Lakers son darbeyi indirdi.

Son maçta bütün oyuncuların skora destek olması ve Phil Jackson'ın etrafında toplanması, takımın final öncesinde psikolojik dopingi oldu.

6. Maç Özeti: Lakers - Nuggets

Posted:
Seri bitti: 4-2, Lakers

Cleveland Direniyor

Posted: Friday, May 29, 2009
Orlando, deplasmana geldiği maçta kimlik değiştirdi. 3-1 öne geçmiş final takımı havasından oldukça uzaktı. Cleveland, rakibini böyle bulmuşken yenmeden bırakamazdı.

Skor: 112-102, Cleveland lehine
Seri: 3-2, Orlando



Birinci çeyrekte Cleveland, Orlando'yu sürklase etti: 35-18
İkinci çeyrek tam tersi: Orlando 37 sayı attı, Cleveland 21.
İlk yarı 56-55 Cleveland üstünlüğüyle kapandı.

Maçın devamında Dwight Howard, yine faul problemine girdi. Bunu iyi değerlendiren Ilgauskas, bu serideki en iyi performansını sergileyerek 16 sayı attı. Lebron'a destek olan diğer bir hücum gücü 24 sayıyla Mo Williams oldu. Cleveland tarafında oyunun kilit isimlerinden biri 11 sayıyla Gibson'dı. Cleveland'ın bu seride, Gibson gibi kilit çözecek bir oyuncuya ihtiyacı var.

Lebron, 37 sayı, 14 ribaunt, 12 asistle triple-double yaparken, Hedo 29 sayıyla takımın en iyisiydi. Ancak Alston'ın kayıp bir oyun sergileyerek 3 sayıda kalması, Orlando'nun mağlubiyetini getirdi.

5. Maç: Cleveland - Orlando

Posted:
Videoya çift tıkla ki goceman olsun.

Lakers-Nuggets Maçı

Posted:
USA saatiyle akşam 9:00'da başlayacak maç, Türkiye'de gecenin köründe (belki de sabahın köründe) saat 4:00'da başlayacak.

Maç NTV'de.

Bugün Cuma. Yarın uyku konusunda herhangi bir sınır olmadığını bilmek, maçı daha da bir zevkli hale getiriyor.

(Uyku manyağı değilim, ama tüm hafta boyunca gecenin 4'de kalkıp maç izlemek ve sonra işe gitmek, bünyemde mutantsal etkiler yaratmaya başladı:)

Denver'da "Staples Etkisi"

Posted: Thursday, May 28, 2009
Konferans finallerinde bir şey var, favori olan ekip oyuna rakibe nazaran daha yavaş başlıyor. Önce biraz hırpalanıyorlar, sonra kendilerine geliyorlar. Bu, favori olmanın getirdiği bir rahatlık olmalı.

Skor: 103-94, Lakers lehine
Seri: 3-2, Lakers lehine

Dün gece de maça hızlı başlayan taraf Denver Nuggets oldu. Ardından, toparlanan Lakers takımı Bynum ve Kobe'nin sayılarıyla ilk periyotu 25-25 eşitlikle bitirdi. Bynum dün gece de havasındaydı ama koç Phil Jackson'ın yine anlam veremediğim "Bynum" tavrı devam etti: İyi de oynasa, kötü de oynasa çocuğa fazla süre vermiyor.(çocuk diyorum, çünkü Bynum 87'li.)



İkinci çeyrekte karşılıklı restleşmeler vardı. Bir Lakers atıyor, bir Denver atıyor. Bir o smaç vuruyor, bir öteki. Tüm maç boyunca 3 dakika oyunda kalan Vujacic, ilk yarının sonunda kaydettiği 3 sayılık basketle, maçı üç sayıyla tamamladı ve ilk yarı 56-56 beraberlikle bitti.

Maçın ikinci yarısı, ilk yarının kopyası gibi başladı ama son bölümleri daha deneyimli ve yetenekli olan Lakers iyi oynadı. Kobe, 22 sayı atarak takımının en skorer oyuncusu oldu. Eğer Kobe 22 sayı atarak, takımının en çok sayı atan oyuncusu oluyorsa ve maçı Lakers kazanıyorsa, tablo apaçık ortadır. Ya Odum kendine gelmiştir, ya da takımın diğer elemanları Kobe'ye destek olmuştur. Dün akşam her ikisi de mevcuttu.

Denver tarafında, bir önceki maçın yıldızı JR. Smith ortalıklarda yoktu. Silikti. Billups da kendi performansından uzaktı. Sadece Carmelo 31 sayı atarak, diğer takım arkadaşlarından farklı göründü. Denver'daki bu görünüme "Staples Etkisi" diyebiliriz.

Odom için bir şeyler söylemek istiyorum: Odom'un maçı isteme/istememe sorunu var. Kazanılması gereken maçlarda iyi oynuyor ancak "kazanmasak da olur yahu" diyebileceği maçlarda seriyor. Kobe, dün gece tam Hedo gibi oynadı:) 22 sayının yanına, 8 asist ve 5 ribaunt ekledi. Bu arada kendisi sahanın en çok asist yapan oyuncusuydu.

Asist yapmanın artık bir guard görevi olmadığını hepimiz öğrendik. Asist, takımın karar vericisi tarafından yapılır. Guardlar asist yapamaz demiyorum, zira kendileri takımın karar verici pozisyonundaysa, takımın asist gücünü oluşturabilir; Denver'da Billups gibi. Ancak Orlando, Lakers, Cleveland gibi takımlara baktığımızda guardlardan ziyade takımın karar vericileri bu yükü kaldırıyor. İşte bu NBA tarzını oluşturan ve diğer liglerden ayıran önemli bir unsur. (Neyse, bu konuyu daha sonra yine konuşacağız.)

Lakers, maçı alarak ciddi bir avantaj yakaladı.

Lakers Virajı Aldı

Posted:

Orlando Fena Rahatladı

Posted: Wednesday, May 27, 2009
Bu güzelim maçı anlatmak için neden bu kadar geç kaldım?
Evet, şimdi uyandım. Bırak bloguma yazı yazmayı, en önemli hayat damarlarımdan olan "iş"ime bile gidemedim. Böyle de kendimi deşifre ederim, böyle de işsiz kalırım:)

Skor: 114-116, Orlando lehine
Seri: 3-1, Orlando lehine



Maça Cleveland'ın hızlı başlaması ve son çeyrekleri Orlando'nun iyi oynaması artık bir klasik oldu. Fakat dün gece bu ezber birazcık bozuldu: Maç uzatmalara gitti. İlk yarıda Cleveland 7 sayılık bir fark yakaladı. Sonra, Orlando bu farkı 3. periyotta eritti. Son periyotta ise sabahın kör vakitlerinde sessiz çığlıklar atmama sebep olan bir mücadele vardı.

Orlando, son periyota iyi başlayarak farkı 8 sayıya kadar çıkardı ama oyunun devamında Cleveland adım adım Orlando'yu yakaladı. Daha doğrusu ortalığı toparlayan yine Lebron James'ti. Oyunun son saniyeleri ise şöyle gelişti:

Son 6 saniye.
Skor 98-97 Cleveland lehine.
Hedo, topu kenardan oyuna sokuyor.
Hedo'nun pasını alan Lewis üçlüğü gönderiyor.

Son 4 saniye.
Skor 100-98 Orlando lehine.
Lebron hücum ediyor.
Lebron kendi kendine çelme takıyor.
Hakem, faul düdüğü çalıyor.
Skor 100-100, maç uzatmaya gider.

Uzatma periyotunda, bariz bir Dwight Howard üstünlüğü vardı: 5 dakikada 10 sayı. Tüm maç boyunca Cleveland'ın hücum gücünü sırtında taşıyan James, uzatma periyotunda iyice yorgun düştü. Bu durumda, maçın Orlando'ya gelmesi kaçınılmazdı.

Ve Hidayet...
Sahada en fazla asist yapan oyuncuydu: 8 asist.
Orlando takımında Dwight'tan sonra en fazla ribaunt alan oyuncuydu: 7 ribaunt.
Cleveland potasına bıraktığı 15 sayı da pastanın kreması oldu.
Daha ne olsun!

Orlando - Cavs, 4. Maçın Özeti

Posted:

Denver Coştu!

Posted: Tuesday, May 26, 2009
Lakers serisinde gözlerden ırak olan J.R. Smith, dün gece "Denver Skor Kuvvetleri"ne geri döndü.

Skor: 120 - 101, Denver
Seri: 2 - 2

3 maçta toplam 21 sayı atan Smith, dün akşamki maçta 24 sayıyla takımının en önemli skor gücü oldu. Bunun dışında Nene, 14 sayı-13 ribaunt (7'si hücum) ile oynadı ve bu ikili, Carmelo'nun 15 sayılık kötü performansını örtbas etmiş oldu.



Lakers serisinde maç başına 100 sayı ortalamasıyla oynayan Denver, dün akşam 120 sayıyla kendini buldu. Bu skorla 109 sayılık sezon ortalamalarını da aşmış oldular. Bunun yanında, pota altı hakimiyetini de ele geçiren Denverlı oyuncular, 20 hücum ribauntu yaptı! Yuh! Yani adamlar yere inmeye fırsat bulamadı. İndiklerindeyse, maçı kazanmışlardı zaten. Nene, Andersen, Martin: Bu 3 adam Lakers takımından daha fazla ribaunt aldı.

Lakers 101 - 120 Denver

Posted:

Uykulu Surat Hedo İş Başında :)

Posted: Monday, May 25, 2009
2. maçta Cleveland, Orlando'yu son saniye basketiyle devirmişti. Seri 1-1 de olsa, bu galibiyetin oyunculara gaz vereceğini düşünmüştüm. Ama maça hızlı başlayan, diğer maçların tersine Orlando oldu.

Skor: 99 - 89, Orlando.
Seri: 2 - 1, Orlando.

Maçın hakimi Orlando olmasına rağmen maçın sonunda ne olacağı belli değildi. Fark bi ara 10'a çıkıyor, Cleveland yakalıyor; bazen fark Orlando lehine 2-3 sayılarda seyrediyor, sonra Cleveland atak yapıyor, yakalıyor. Yani, Orlando farkı bi türlü açamıyordu. Bunun tek sebebi, Dwight Howard'ın erken faul problemine girmesiydi. Böyle olunca, koç Dwight'ı ekonomik kullanmak zorunda kaldı.



Hidayet, dün gece ilk ve tek saha içi isabetini 4. periyotta buldu. O ana kadar sayılarının tamamını faul atışlarından sağladı. Buna rağmen Hedo yine maçın her yerindeydi: 10 ribauntla sahanın en çok ribaunt alan, 9 asistle en çok asist yapan ikinci oyuncusuydu. Maçı da 13 sayıyla tamamlayarak double-double yaptı. Bu adam çok fena alev aldı. Aman nazar değmesin!! Türkiye'den muska yaptırıp göndermek istiyorum kendisine:) Bir de okunmuş ayakkabı projem var kendisi için: "Nefes Hedo" vs "Air Jordan".

Sahanın en skorer ismi tabii ki James'ti ama yine kendisine alternatif hücum gücü yaratılamadı. Hadi onu geçtim, savunmada kimse Ilgauskas'a "Kardeşim, Dwight'ı Perkins gibi kucağana oturt." demiyor mu?! İş bu durumda, Cleveland geçen seneki akıbetine doğru hızla ilerlemektedir. (NBA otoritelerine arz ederim.)

İstatistiklere bakıldığı zaman son 14 maçın 10'unu Orlando kazandı. Serinin gidişatından da Orlando'nun tur atlama ihtimali daha yüksek görünüyor. Ancak ben ve birçok arkadaşım hala bundan emin olamıyoruz. Lebron korkusu böyle bi şey olsa gerek. Saha dışına böyle yansıyorsa, saha içine nasıl yansır, aman aman!!

Şu an fena uykusuzum. Monitör karşısında sızmamak için bilgisayarın alarmını kurdum, 10 dakikada bir cıyak cıyak bağırıyor. Bir Türk gençliği heba oluyor, Amerikalı yetkililere sesleniyorum.

Maç Özeti: Cleveland 89 - 99 Orlando

Posted:
Uykusuz kaldım. İşte sızdım. Mutluyum. Gururluyum.

Hop Hop Hoplatan Maç

Posted: Saturday, May 23, 2009


NBA.com'a teşekkür, boynumuzun borcu.

Orlando 95 - 96 Cleveland

Posted:
Hakemlerin, Orlando deplasmanında da aynı performansı Cleveland'a karşı göstermesini bekliyorum. Aksi takdirde, Orlando'nun bu seriyi almasına imkan yok. (Son zamanlarda izlediğim en güzel maçı, hakemlerden bahsederek heba etmek istemiyorum.)



Maç, geçen maçın bir kopyasıydı. Cleveland, ilk periyotta yine esti, kükredi. Hatta, fark bir ara 23 sayıya geldi. Lewis ve Hedo'nun uyanışları yine ikinci yarıda gerçekleşti. Takımın en ihtiyacı olduğu anda, Hedo yine sahneye çıktı. Bu maçı, geçen maçtan ayıran en önemli 2 fark; Dwight Howard geçen maçtaki kadar rahat oynayamadı ve Lebron'un inanılmaz son saniye basketiyle maçı kazanan taraf Cleveland'dı.

Serinin devamında Cleveland yine aynı hücum anlayışı içinde oynamaya devam ederse, Orlando'dan çekeceği var demektir. Takımın alternatif skor güçlerine ihityacı var, sadece Lebron'un atması maçı ancak böyle son saniyede almalarını sağlar. Ama her defasında da son topu kullanmak gibi bir şansları olmayabilir?!

Orlando, maçı normal şartlar altında kaybetmiş olsaydı evine avantajlı döndü diyebilirdim. Ama herkes galibiyet havasına girmişken, Lebron'dan gelen son saniye basketi Orlando'yu moral-motivasyon olarak biraz daha aşağıya çekmiş olmalı.

Maç bittikten sonra kendime gelemedim, bir süre daha televizyon kanalları arasında anlamsız anlamsız zap yaptım. Maç böyle bitmemeliydi. Sanki başka kanalda maçın devamı vardı ve ben Orlando'nun galip geldiği o maçı arıyordum:)

Denver Evine Avantajlı Döndü

Posted: Friday, May 22, 2009
Lakers evinde kaybetti: 106-103. Seride durum 1-1.

Normal sezonda oynadığı oyundan daha üst seviyelere çıkan Denver, dün gece Lakers'ı evinde yenmeyi başardı. İlk periyotta Denver takımının üzerinde "2. maçı kaybedersek çok fena olur, ufff!" tedirginliği vardı. Carmelo suskundu. Bu da takımın acele ve dağınık oynamasına sebep oldu. Tabii Kobe faktörünü de unutmamak lazım, ilk periyotta 14 sayı attı.



İkinci periyotta da işler Lakers'ın istediği gibi gitmesine rağmen, Denver oyuna ısındı, Carmelo oyuna dahil oldu. Bu dakikalarda sahada Litvan basketbolu oynanıyor sanabilirdiniz. Kleiza'nın da etkisiyle doğru şutlar, doğru paslar, hızlı hücumlar başladı. Lakers bi ara 13 sayıya çıkan farkı koruyamadı ve ilk yarıyı 1 sayı geride kapattı.

İkinci yarının tamamında çekişmeli bir oyun vardı sahada. Fakat Ariza, ilk yarıdaki katkısını devam ettiremedi. Lakers topu Gasol'la buluşturamadı. Bu durum, Lakers'ın tekrar fark açmasını engelledi, Denver'ın maçın sonuna başa baş girmesini sağladı.

Son periyodun, son dakikalarını iyi oynayan Denver, maçı aldı. Evine döndü. Ama Lakers takımı için misafir sahada oynamanın, kendi evinde oynamaktan pek bir farkı yok.

Denver Nuggets 106 - 103 LA.kers

Posted:
Final maçlarının özetlerini nba.com'dan alıp buraya koymaya karar verdim.

Uykusuz Final Geceleri

Posted: Thursday, May 21, 2009
Final sadece üniversitede olmaz,
Sadece final öncesi uykusuz kalınmaz:)

Konferans finalleri yine uykusuz geceleri beraberinde getirdi. Yanlışlıkla dalınmış uykulardan, Murat Kosova'nın coşmaları uyandırmaya başladı. (Dün gece Murat Kosova yoktu, ama Hedo vardı.)

2009 play off serilerinde 8 maç üst üste kazanarak rakiplerini süpüren Cavs, dün gece tosladı. 9 günlük ara hiç yaramamış Cleveland'a.

Maç 107-106 Orlando lehine. Seri 1-0.



Orlando, son şampiyon Boston'ı elemiş olsa da Cavs karşısına yine ürkek çıktı. (Korkak demiyorum:) Savunmada dizler, hücumda bilekler kararısz. Dwight atıyor ama Hedo, Lewis suskun.

LeBron maça hızlı başladı. El üstü şutlar, Dwight Howard'a blok, rakibi tamamen susturacak üçlükler... Yani klasikleşmiş bir Cavs serisi daha başladı. Bu rüzgara bir de Mo katılırsa, Orlando evlere şenlik olur. Ben de ikinci yarının başında sızarım dedim. İlk yarı, Cavs 15 sayı önde.

Aslında, Cavs'ın bu üstünlüğü ilk 2 periyotta uyguladıkları akıllı savunmadan geliyor. Top Hedo'ya gelince "double" sıkıştırmalar yaptılar ve tüm takıma servis yapan Hedo'yu zor duruma soktular. Böyle olunca da sadece Dwight atmaya devam edebildi.

İşler 3. periyotta değişmeye başladı. Cavs'ta hücum gücünü tek başına çekmeye çalışan Lebron, bi süre sonra atamamaya başladı. Tam bu noktada Hedo asistleriyle devreye girdi ve ilk yarıdaki o ürkek hallerinden kurtuldular. Orlando yavaş yavaş rakibini yakaladı, sonra öne geçti. Ancak maçın son saniyesine kadar heyecan doruktaydı.

Hedo, asistleriyle play off rekorunu kırdı: 14 asist.
Lebron sayılarıyla play off rekorunu kırdı: 49 sayı.

Orlando - Cavs Maçı Özet

Posted:
Aslında gidip nba.com'dan da izleyebilirsiniz. Kolaylık olsun, buraya da ekledim.

Orlando - Cleveland

Posted: Wednesday, May 20, 2009
Orlando-Cavs serisi bu akşam başlıyor.

Bi tarafta play off'un ilk iki turunu yenilgi yüzü görmeden farklı galibiyetlerle geçen Cavs, bi tarafta son şampiyon Boston'ı eleyerek konferans finaline yükselen Orlando.

Normal sezon maçlarında Orlando'nun Cavs üzerinde bariz bir üstünlüğü var. Ama buna güvenerek Orlando, Cavs'ı geçer demek imkansız. Çünkü Cavs, play off havasını ayrı bir şuurla yaşıyor. Soyunma odasından, saha şovlarına kadar her şey Yeni Zelanda'nın Haka dansı gibi. Korkutucu etkileri var.



Orlando, Boston önündeki son maçında büyük bir özgüven kazandı. En çok eleştirildikleri noktada büyük bir devrim yaptılar ve büyük takımlar karşısında bilekleri titremeden savaşmayı öğrendiler. Bunu sağlayan da Hidayet Türkoğlu! (Hidayet sınırlarını bizim bile belirleyemeyeceğimiz büyüklükte bir oyuncu.)

Maç bu gece NTV'de saat 4:30'da.

Güzel Maçtı!

Posted:
Laers 105-103 kazandı. Seride 1-0 öndeler.

Denver dünkü maça acayip hızlı başladı. Şöyle de diyebiliriz, Lakers'ın ilk hücumları henüz maça hazır olmayan Ariza üzerinden değerlendiriliyordu ve Ariza havasında değildi. Anthony'den peş peşe sayılar, hücum ribauntları derken ilk periyot 8 sayı Denver üstünlüğü ile geçildi. Aslında, LA bunu hep yapıyor. Taraftarlar bile, konferans finalinde takımın 8 sayı geride olmasına rağmen vur patlasın, çal oynasın havasında karton bardaklardan biralarını yudunluyordu. (Bu arada, karton bardakta bira içilir mi yahu:) Sanki önde olan taraf onlar! O kadar eminler yani!

İlk periyot: Anthony 16 sayı, Kobe 8 sayı.



İkinci periyotta Lakers yedekleri sahneye çıktı. Aslında çok üst düzey performans sergilemediler ama "şu arabayı bi itekleyin de gazını alsın" havasında sahaya çıktılar ve iyi gaz verdiler. Walton, Farmar, Odom, Powell... Zaten, takımı itekledikten sonra kenara çekildiler ve Lakers ilk yarıyı Fisher'ın son saniye üçlüğüyle 1 sayı önde kapattı.

İkinci periyot: Anthony 20 sayı, Kobe 18 sayı.

Üçüncü periyot harbiden çok çekişmeli geçti. İki takım da ilk iki periyotta birbirinin açıklarını iyi analiz etmiş.

Üçüncü periyot: Anthony 30 sayı, Kobe 22 sayı.

Dördüncü periyotta da çekişme devam etti. Kobe sahneye çıktı. Attı attı, durulamadı. Yandı yandı, pişti. Son dakikalardaki faul atışlarını da gayet soğuk kanlılıkla sayıya çevirdi.

Son periyot: Kobe 40 sayı, Anthony 39 sayı.

Denver'ın maçı buralara kadar getirip kaybetmesinin sebebi kesinlikle kaçırdığı faullerdi. 12 faul atışını sayıya çeviremediler. E, birileri hata yapacak ki başka birileri yenecek tabii. Kimse hata yapmazsa bu seri Boston-Chicago serisine döner, öğlene kadar maç izleriz.

Lakers 89 - 70 Houston / Lakers Bitirdi

Posted: Sunday, May 17, 2009
Maçı sadece lakaplar takarak anlatmak istiyorum. Bu lakaplar sadece 7. maç için geçerli.



LAKERS

Kobe: Cool Kral

Gasol: Mirsad

Ariza: Ateşli

Bynum: "Lazım"lık (Bu bebek LAkers'a lazım:)

Fisher: Kurt (diyip klişeye girmek istiyorum)

HOUSTON

Scola: Savaşçı Arjantinli

Artest: Basketbol topunun eline yakışmadığı tek oyuncu(Vücut/top bazında)

Aaron: Fırlama

Battier: Yorgun demok'rock'

Hayes: Hayeeeee! Haye. Haye. Haye. (Tatlıses gırtlağıyla)

Maçın yıldızı Gasol. Neredeyse Houston takımı kadar ribaunt aldı. Maçı Lakers'a getiren unsurlar: Takım savunması, Ariza ve Bynum

Houston Harbiden "Rockets"

Posted: Saturday, May 16, 2009
Durum 3-3, serinin son maçı yarın akşam Türkiye saatiyle 10:30'da, NTVSpor'da.

Lakers'ın Houston önündeki son hezimetini canım hiiiç yazmak istemedi. Şampiyonluğun en büyük adayının böyle bir maç çıkarması tüm şevkimi kırdı. Tamam, ortada süper bir mücadele var, Yaosuz Houston harikalar yaratıyor ama sen de Lakers'sın kardeşim. Bir olur, bırak üçü, iki bile olmaz.

Güzel bir istatistik aktaracağım: Gasol 43 dakika oynadı. 17 top kullandı, 7'sini sayıya çevirdi. Faul çizgisine 1 kere bile gitmedi. Yani Yaosuz potalatında, Gasol cevheri işlenemedi. İlk Houston hezimetinde: Tamamdır, Phil Jackson son periyotta da olsa ilacı buldu, Gasol üzerinden oynuyor, patır patır sayıları yolluyor dedik. Ama Houston deplasmanında aynı tas, aynı hamam.



Houston'da heyecanla izlediğim ve Yao'nun sakatlanmasındaki hayrı gördüğüm bir oyuncu var: O da Aaron. Geçen maç 34, bu maç 26 sayı.

Houston taraftarlarını, oyuncularını, maskotlarını ve Houston'la ilgisi olan bilumum arkadaşları tebrik ediyorum. Bir Galatasaray kenetlenmesi daha gösterdiler. Yarın akşam için, patlamamış mısırlarımı bugünden aldım.


Bir Lakers taraftarının yarınki olası demeci: Mısırımı patlattım, Staples'ta bekliyorum:)) Kabul, çok yavşadım.

İki Süper Maç Birden

Posted: Thursday, May 14, 2009
Bu gece Lakers-Houston, Boston-Orlando maçları var. İki maç da birbirinden heyecanlı ve zevkli olacak.

Lakers maçı sabaha karşı 4:30'da NBA TV'de olacak. Boston maçını NTVspor yayınlar mı bilmiyorum ama Sipru'muz varken sırtımız yere gelmez.

Eddie Jordan İş Arıyor

Posted:


Kasım ayında Wizards takımının koçluğundan gönderilen Eddie Jordan, geçen hafta Sacramento Kings ile görüştü. Bu hafta da Dileo ile yola devam etmeyeceklerini açıklayan Philedelphia ile görüşecek.

Hayırlısı olsun koç:)