Dün akşam Cleveland-Houston maçı oynandı. Evet, Houston zorlu bi deplasman ama kimse Cleveland'a 19 sayı fark atacağını tahmin edemezdi.

Cleveland taraftarlarının mağlubiyet sebeplerine bi göz atalım:
- LeBron erken faul sıkıntısına girdi amaaaa
- Wallace sakatlandı, buna ne diyeceksiiin.

Ama bunlar basketbol oyununun içinde gayet doğal olarak bulunan şeyler. Ne yani, LeBron'un faul sınırı yok mu? Ağaya faul yapmak beleş mi? (Ben LeBron hayranıyımdır, yanlış anlaşılmasın.)Keza, sakatlanmak da basketbolculara mahsus. Ben mi sakatlanayım maçı izlerken?

Bu maçın açığa çıkardığı şöyle bi olay var: Cleveland, konferans finallerine kalınması durumunda, geçen seneden farklı bir tablo ortaya koyamayacak. LeBron geçen seneden daha ateşli ve daha istekli. Takım halinde daha motive durumdalar.Ama dün akşam da gördüğümüz gibi LeBron olmadan galibiyete gidemiyorlar. Bunun sinyallerini geçen ay Lakers maçında vermişlerdi. Bu maç da üzerine bal-kaymak oldu.

Kobe'nin Medison Square'de New York Knicks'e coştuğu 61 sayılık performansı. Çevir çevir izle.


Kobe's performance at MSG from Jean Ziven on Vimeo.

Celtics, deplasmanda Clippers'a yenildi.

Detroit, üst üste sekizinci maçınıda da New Orleans'a karşı kaybetti.

Memo'nun 25 sayı attığı maçta Utah, Minnesota'yı 120-103 mağlup etti. Boozer 12 sayıda kaldı.

Biri Parker'ı durdurmazsa Spurs, play off'lara kadar maç kaybetmeyebilir. Zira, dün akşam da Parker 39 sayı atarak Portland'ı devirdi.

Orlando'nun yıldızı Hedo, dün akşam 33 sayı attı ve New York 33. mağlubiyetini aldı.

Shaq hakkında tuhaf tuhaf söylentiler var. HEat'e geri dönebilir.

Böyle böyle...

Tekrar tekrar izleyin sevgili basketbolseverler.(murat murathanoğlu gibi hissttim kendimi.)

Bu ödül kimin hakkıydı?

Jüri masasında oturup da puan verenlerin isim ve adres bilgilerini ele geçirdim. Soğuk kanlı cinayetler işleyebilirim:)


NBA All Star 2009 Slamdunk contest HQ from robyrd on Vimeo.

All-Star maçından sonra Phoenix Suns'a ne olduysa, bunun tam tersi Detroit Pistons'a oldu. Üst üste yedinci maçını da Miami deplasmanında kaybetti. Detroit kazanma alışkanlığını yavaş yavaş kaybediyor. Şimdiye kadar ne olursa olsun belirli bir oyun şablonu oturtmuş ve takım kimyasını her zaman korumuş takıma ne oldu? Evinde de kazanamıyor, deplasmanda da.



Hadi, hemen Allen Iverson'ı suçlayalım. O geldi, takım bozuldu. O nereye gitse, olmuyor. Elimize ne geçerse fırlatalım kafasına. Hep öyle olmadı mı?

Bence bütün suç Iverson'da değil. Rasheed son zamanlarda formunun diplerinde geziyor. Hamilton'da farklı değil. Tamam, aldığı dakikalar azaldı ama buna paralel olarak oyun heyecanı sıfıra indi. Bunlar Detroit'in dinamoları. Bu oyuncular kendilerine gelmezse hazin bir son kaçınılmaz olacak.

Detroit takımı yıllardır oyun içinde bir liderle oynamaya alışmış takımdı. Ve bu pozisyonda, NBA'in en iyilerinden biri vardı. Billups'ın gitmesi de bu süreci hızlandırdı elbette. Ama bu demek değil ki Detroit Iverson yüzünden kaybediyor.

Dün McDyess 17, Prince 18 sayı ile oynadı. Bu oyuncuların gayretlerine rağmen maç 103-91 Miami lehine sonuçlandı.

NBA Türkiye ofisi açıldı. Sadece bu haberi vereyim dedim. Ne gibi faydaları olacak, ilerleyen günlerde göreceğiz.

Oysa ki takas dönemi çok heyecanlı başlamıştı. Carter'ın T-Mac ile takası konuşuluyordu, Chandler Oklahama yolları taştan diyip gitmişti. Tamam, yine çok sürpriz takaslar oldu ama heyecanı eksikti biraz. Bu takas dönemi, daha çok dibe vurmuş ya da vuracak takımların toparlanma fırsatı olarak değerlendirildi. Sacramento takımını baştan yarattı. Keza Bulls da bu süreçte en hareketli takımlardan biriydi. Buyrun:

Miami Heat ve Toronto Raptors takası: Jamario Moon ve Jermaine O'neal Miami Heat'in yolunu tuttu; Shawn Marion ve Marcus Banks Toronto'da.

Sacramento Kings ve Boston Celtics takası: Sam Cassell Sacramento gitti; Celtics ikinci tur draft hakkı aldı.

Sacramento Kings ve Chicago Bulls takası: Brad Miller ve John Salmons Chicago'da ter dökecek; Drew Gooden, Nocionu ve Michael Ruffin Sacramentolu oldu.

Portland ve Kings takası: Kings'in Chicago'dan takas ettiği Michael Ruffin daha uçağa binmeden Portland yolunu tuttu; karşılığında Ike Diougu Kingsli oldu.

Lakers ve Memphis takası: Lakerslı Chris Mihm, forma şansı için Memphis'de ter dökecek; Lakers, Mihm karşılığında 2013 yılı ikinci tur draft hakkını aldı.

Minnesota ve Sacramento takası: Sacramaneto'dan Shelden Williams ve guard Bobby Brown Minnesota'ya; Minnesota'dan da Rashad McCants ve Calvin Booth Sacramento'ya yolcu oldu.

New York Knicks ve Chicago Bulls takası: Chicago'dan Larry Hughes Knicks'e; Knicks'ten Tim Thomas, Jerome James ve Anthony Roberson Bulls'a takas edildi.

New York Knicks ve Thunder takası: Thunder'dan Malik Rose Knicks'e; Knicks'ten Chris Wilcox Thunder'a takas edildi.

Boston-Toronto-Sacramento üçlü takası: Bostonlu Patrick O'Braynt Toronto'ya; Torontolu Will Solomon (Eski Fenerbahçe Ülkerli) Kings'e takas edildi. Boston, Kings'in, ikinici tur draft hakkını aldı.

Memphis-Orlando-Houston üçlü takası: Rafer Alston Magic'e gitti. Houston, Kyle Lowry ve Brian Cook'u kadrosuna kattı. Memphis de Orlando Magic'ten 1. tur draft hakkını aldı.

Lakers ve Bobcats takası: Lakerslı Radmanovic, Bobcatsli Adam Marrison ve Shannon Brown ile takas edildi.

Detroit ve Clippers takası: Detroit Acker karşılığında, Clippers'tan ikinci tur draft hakkını aldı.

NBA'de son durum: Cleveland ve Lakers kendi konferanslarının en iyi galibiyet yüzdesi sahip takımları.


(Resme tıklayın)

Dün gece, 50 sayı atarak kariyer rekoru Wade, takımını Orlando'ya karşı mağlup olmaktan kurtaramadı. Takımdan ve kenardan Wade destek gelmeyince, Orlando'nun işi daha da kolaylaştı. Hedo 20, Howard 32 sayı attı. Ayrıca, Nelson'ın yerini doldurmaya gelen Rafer Alston da 12 sayı, 9 asistlik bir performans sergiledi.



Hedo'nun tüm takım arkadaşlarını devreye sokması Orlando'nun her zaman işini kolaylaştırmıştır. Ve dün gece Miami'ye, tek başına bir süper starın takıma yetemeyeceğini ispatladı. Yetseydi, Kobe'nin yanına Gasol, Bynum, Odom gibi oyuncuları takviye olarak almazlardı.

Miami'nin takas dönemini iyi kapatıp, gelecek sezona 5 numara pozisyonunu dolduracak bir pivot transfer etmeleri gerek.

Daha önce Dallas maçında sağ omzundan sakatlanan Nelson, bu sezonu kapattı. Bu kötü haberi de kısadan vereyim dedim.

Sahasında üst üste 5. kez mağlup olan Detroit, son darbeyi de Spurs'ten yedi. Detroit, Billups- Iverson takasından sonra ahengini kaybetti, ritmi bozuldu. Bu maç için kağıt üzerinde favori Detroit gözükse de, parkede kazanan Spurs oldu. ÜStelik Ginobili'nin forma giyemediği bir maçta.



Detroit ilk çeyreği nde kapattı ancak Spurs, mağlup durumda bile baskısını hissettirmeyi başardı. Gerideyken bile, öne geçeceklerine eminlerdi. Özgüveni bu kadar yüksek, kazanma alışkanlığını yakalamış bir takıma karşı ritminiz bozulursa kazanma şansınız çok düşer. Bu maçta da durum bundan farklı olmadı. Tony Parker ve Tim Duncan ikinci yarıya fırtına gibi girdiler ve 3. çeyrek skoru 64-58 Spurs lehineydi.

Tony Parker, 19 sayı – 11 asist – 5 ribauntluk performansıyla, Tim Duncan da 18 sayı – 18 ribaunt ve 3 blokluk performansıyla Detroit'i 83-79'luk skorla devirmeyi başardılar. Bonner'ın ekstra sayılarını da unutmamak gerek.

Spurs yaşlı falan ama hala önüne geleni parkeye gömebiliyor. Bu senenin, 2009 olduğunu hatırlatırım:)

Bu adam milli takıma kesinlikle lazım; hem takıma katacağı güç, hem de gençlere yapacağı abilikle. Son ayrılışında Doğan Hakyemez'in olduğu takıma gitmem demişti, şu an Hakyemez milli takımla değil. Yani, durum gayet elverişli.

Neyse, yazımın konusu son oynanan Boston-Utah maçı.



Memo, yine Utah'ı sırtladı ve Boston'ı mağlup etmeyi başardılar. Maçın ilk periyodunda durum 20-9'a geldiğinde keyfim kaçtı. Peeeh dedim, Boston yine yaptı yapacağını. Daha sonra Garnett'ın sakatlanmasıyla Utah toparlanır gibi oldu ama son periyoda kadar hiç öne geçemedi. Hatta, son periyodun ikinci yarısında Memo'nun gazıyla öne geçen Utah, maçı 90-85'lik skorla galip tamamlayabildi.

Memo 19 sayı, 6 ribaunt, 1 blok ile oynadı.

Bence Utah, Boozersız daha zevkli ve sevilen bir takım oldu.

Adı kuzeni T-Mac ile takas konuşmalarında geçiyor, ancak T-Mac'in sezonu kapatmasıyla diğer takımlarda Carter için kolları sıvamış durumda. New Jersey Nets'te 4 sezonda sadece 10 maç kaçıran skorer guardın adı Spurs, Dallas ve Cleveland ile anılıyor. Bu üç takımdan biri alacaksa, bu takım Spurs olamamalı, çünkü Spurs daha fazla yaşlanmamalı. Cleveland için iyi olabilir, zira LeBron'ın ismi 2010 için New York Knicks takımıyla anılıyor.

Bu sene ve önümüzdeki sene takas dönemlerinde kıyametler kopacak:)

Ah be Tracy! Yine sakat, yine sakat. Dizinden ameliyat olma kararı almış. Üstelik bitimine 2 gün kalmış takas döneminde Vince Carter'la takası söz konusuyken. Ayrıca, geçen sene 16, bu sene henüz 19 maç kaçıran T-Mac sezonu kapattığını da duyurdu. Ne olacak şimdi Houston'un hali.

Küçükken fanatik bir Darüşşafaka hayranıydım. Yeşil-Siyah diye bağıra bağıra maçlarına giderdik arkadaşlarla. Ve o zamanlar tek hayalim Darüşşafaka'nın Michael Jordan'ı transfer etmesiydi:) Hagi falan Galatasaray'a geliyor da Jordan neden gelmesin Darüşşafaka'ya. Baktım olacak gibi değil, Jordan NBA'de tavan yapmış, dedim belki yaşlanınca transfer ederiz. Yaşlanınca da Washington Wizards'a gitti. Olmadı Jordan abi:)

Shaquille O'Neal gerçekten çok büyük bir şovmen. İlk 5'te çıkmamasına rağmen diğerlerinin bütün havasını aldı götürdü. Kobe Bryant çatlamıştır artık.

Youtube'da bulduğum kişi maalesef embede izin vermiyor ve tek bulabildiğim bu oldu. Yarışmanın en başında jüri tanıtımından başlayıp Nate Robinson'un galibiyetine kadar gidiyor, sırayla izleyin.

Part 1
Part 2
Part 3
Part 4

İyi eğlenceler! :)

Dwight Howard'ın geçen sene yaptıklarını hatırlayıp bu sene için daha da heyecanlanmaya başlıyorum. Her sene beni şaşırtıyor. O kadar uzun olup da böylesine zıplayabilmek, gerçekten inanılmaz.

All-Star'a az kalmışken Michael Jordan'ın muhteşem dunklarını da hatırlamadan geçmeyelim.